4 Nisan 1953-2003… Aradan acısı hala içimizde olan tam 50 yıl geçmiş… Unutulmayan, asla da unutulmayacak Dumlupınar'a dönüşümüzün amacı, yıllardır dalınamayan denizaltı batığına dalıp, şehitlerimizi şehitliklerinde ziyaret etmek ve bugüne kadar hiç görüntülenemeyen şehitliğin belgeselini yapmaktı.

Dumlupınar ve Dumlupınar'dan geriye kalanların izlerini süren Savaş Karakaş liderliğinde, derin su dalgıcı A. Enes Edis (Detek Deniz Teknolojisi Ltd. Şti. sahibi) ve Oğuz Kurtoğlu'nun (Operasyon Müdürü - R.O.V. Operatörü) planlamaları; 1993'te Midilli, 1994'te Atılay, 1998'de de AE2 batıklarını bulan dünyaca ünlü sualtı araştırmacısı Selçuk Kolay'ın araştırmaları sonunda, 18-30 Mart 2003 tarihlerinde, iki ayrı yöntemle amacımızı hayata geçirmeyi başardık.




"Size selam olsun aziz şehitlerimiz…"
"Dumlupınar'a Dönüş" Türkiye'nin gelişmiş sualtı araştırma gemisi Detek Salvor'un, üç destek gemisi eşliğinde, rotasını Nara Burnu'na çevirmesiyle start aldı "Şehitlere Saygı" seferi için. Ve sonrası… Sualtı çekiminin R.O.V. (Remote Operated Vehicle - Uzaktan Kontrollü Sualtı Robot Kamera Sistemi) ile yapılması, ardından satıhtan destekli karışım gaz dalışıyla derin su dalgıcının batık denizaltıya ulaşıp, şehitleri ziyaret anısına "Vatan size minnettardır" plaketini denizaltıya yerleştirmesiyle ekspedisyon başarıyla tamamlandı.


Hemen hemen her dalıştan sonra, aşağısıyla ilgili anekdotlar anlatır dalgıçlar birbirlerine. Derin su dalgıcı Enes Edis de bir şeyler anlattı bu dalışla ilgili olarak. Öylesine işte…

"Ben bu dalışa daha çocukluğumda, Hayat mecmualarında Vedat Dora ve ekibinin 1958'de yaptıkları dalışları gördüğüm gün hazırlanmıştım. 'Vatan size minnettardır' anı plaketini denizaltıya bırakmak için daldığımda 80 metrede kıç torpido dairesinin üzerindeydim. Aziz şehitlerimizle aramda yalnızca Dumlupınar'ın güverte tahtaları ve karina sacı var. Denizaltıya dokuna dokuna ilerliyor ve kıç torpido bölmesinin kapağına geliyorum. Kapağın altında şehitler…. İçim ürperiyor…"

50 yılın ardından Dumlupınar'ın Naboland'la çarpışmasını köprü üzerinde dehşetle izleyen beş kişiden hayatta kalan son iki şahit ile şehit yakınları da Dumlupınar'la buluşmak üzere hazırlardı... Dumlupınar'ın seyir astsubayları Hüseyin İnkaya ve Hüseyin Akış, şehit astsubaylarımız Sait Yıldırım ve Selami Özben'in yakınları, donanma dalgıcı Yılmaz Süsen ve kazazedeleri denizden kurtaran çarkçıbaşı Selim Yoludüz katıldıkları törende çok hüzünlendiler. Şehit yakınları göz yaşı gibi akan suların örttüğü çelik mezarın üstüne geldiklerinde denize bıraktıkları çelenkle son görevlerini yerine getirdiler. Kimse konuşamadı. Deniz bile susmuştu adeta. Tek duyulan, Zeyyat Selimoğlu'nun 50 yıl önce burada kaybettiği Hakkı Ağabey'inin arkasından yazdığı bir yazıyı okuyan Savaş Karakaş'ın titreyen sesi ve martıların acı dolu çığlıklarıydı...


"Dumlupınar'a Dönüş" Belgeseli, Dumlupınar sualtı araştırmasının sonuçlarını ve sualtı robot kamera sistemi ile batıktan alınan çarpıcı görüntüleri içeriyor. 50 yılın ardından, iki yaşlı Gazi ve Şehit yakınlarının Dumlupınar'a geri dönüşleri, batan denizaltının içerisinde sağ kalan 22 denizcinin kurtarılmayı beklerken son nefeslerini verdikleri bölme, Naboland'ın açtığı yara, kurtarma çalışmalarında kopan "denizaltı battı şamandırası"nın telefon kablosu ile boş yuvasının derinlerdeki görüntüleri Dumlupınar faciasının acısına sizleri de ortak ediyor...


"Çelik tabut"un ilk görüntüleri...
"50 yılı babamın bir mezar taşı bile yok diyerek gözyaşı dökerek geçirdim." Bu acı dolu cümlecik babası Komodor Albay Hakkı Burak'ı bu kazada kaybeden Zeynep Burak'ın hislerini anlatıyor. 90 metredeki çelik tabut Dumlupınar'a derin su dalışı gerçekleştiren profesyonel dalgıçlar, Boğaz'ın koynunda derin bir uykuda yatan denizaltının içleri ürperten ilk sualtı görüntüleri… Hüzünlenmemek elinde mi insanın?..


Belgesel tamamlandı ama Savaş Karakaş Dumlupınar'ın izini sürmeye hala devam ediyor... Savaş Karakaş adeta bir "Dumlupınar" meczubu… İçine işlemiş Dumlupınar denizaltısı, Dumlupınar faciası… Denizaltıda Bodrumlu siyahi bir deniz eri varmış. Mehmet Kızılışık... ''Ben kafayı taktım şehit Mehmet'e ve Bodrum'a onun yakınlarını bulmaya gittim. Cevdet Kızılışık diye birinin varlığını işittim. Onu bulmam lazım, o benim arkadaşım dedim."


Savaş Karakaş gibi genç bir adam, nasıl olurdu da 50 yıl önce bir Dumlupınar'da şehit olan bir denizcinin arkadaşı olabilirdi. Zaten Bodrumlular da sormuşlar; "O nasıl sizin arkadaşınız olur?" demişler. "Sizin söylediğiniz Cevdet Bey 86 yaşında!"... Ama Savaş Karakaş sanki Dumlupınar'ın mürettabatından ve doğal olarak da Mehmet'in, Cevdet Bey'in arkadaşı. Şaşacak ne var bunda? "Tabii benim için onlar 36 yaşında hâlâ... Mehmet Kızılışık'ın ağabeyi imiş Cevdet Bey. Oturduk konuştuk. Bana Mehmet'i anlatsanıza dedim. Tek bir cümle söyledi." Denizin koynuna bırakılan bir şehidin ardından ciğeri yanan, onurlu bir ağabey söyleyebilirdi ancak böyle bir cümleyi, evin mavi kırık kapısını göstererek: "Bak şu kapı var ya… Benim kardeşim Memet bu kapıdan çıktı gitti, bir daha da gelmedi"...



Dumlupınar'ın şehit denizcilerine saygıyla…
Vatan onlar sayesinde sağ…

Tanıtım Filmi İçin Tıklayınız
'Dumlupınar'a Dönüş'
Yapım yılı: 2003 / Süresi: 33 dakika
Yönetmen: Mehmet Akif Aydın
Müzikler: Paul Dwyer

 
Sponsor:      Yayıncı:     Afiş İçin Tıklayınız
    



Belgeselimiz 2004 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Övgü ödülüne layık görülmüştür.