Hayatta kalanlar "o gece"yi anlatıyor...
Bugün faciadan sağ kurtulan beş kişiden sadece üçü hayatta. Belgeselde; Dumlupınar'ın Seyir Astsubayları Hüseyin İnkaya ve Hüseyin Akış kabus dolu gecede neler yaşadıklarını ilk kez Savaş Karakaş'a anlattılar. Yaşayan bu son şahitler, Dumlupınar'ın Naboland'la çarpışma anını, batışını ve nasıl kurtulduklarının sırlarını artık saklamıyorlar...


Son şahitler nasıl kurtuldu?
Dumlupınar denizatlısının Naboland'la çarpışmasının ardından su üstünde 8 denizci sağ kalmıştı ancak bu sayı kısa bir süre sonra 5'e düştü. 2 gözcü er Hüseyin Akış'ın gözleri önünde Naboland'ın pervanesinde parçalanarak can verdi. Bu şoku atlatamadan arkadaşı Astsubay Şaban Mutlu'nun cesedi akıntıyla kucağına geldi. Bu sırada gemi komutanı Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Hasan Yumuk ve Üsteğmen Kemal Ünver de dalgalarla boğuşuyorlardı. Hüseyin İnkaya da büyük bir gayretle balıkçı teknesi zannettiği ışıklara doğru yüzdü; ancak yanılmıştı…

"Baba nolur gitme…"
Berke İnel - Şehit Astsubay Sait Yıldırım'ın kızı :
"O gün okula gidecektim. Tam çıkacağım sırada geriye döndüm ve koşa koşa babamın yanına gelip sarıldım. 'Babacığım nolur gitme. Ben senin gitmeni istemiyorum.' dedim. Bana döndü ve 'Gitmem gerek. Bir gün anlayacaksın. Vazife çok kutsaldır ve ben bir askerim gitmem gerek.' dedi.
Gidiş o gidiş..."


 



Aşağıdan gelen son sesler...
- Alo aşağıdan alo Dumlu
- Evet Dumlu.
- Ben Üsteğmen Suad.
- Evet efendim ben Selami
- Selami nasılsınız, biz geldik, şimdi bana durumu anlat.
- Efendim dizellerden yara aldık, manevra dairesinde yangın çıktı, bataryayı
sıfıra alarak kıç torpido dairesine geçtik, şimdi manevra dairesi su ile dolu.
- Kaç kişisiniz orada?
- 22 kişiyiz.
- Diğer dairelerle irtibatınız var mı?
- Yarım saat evvel kıç batarya dairesi ile konuştum, şimdi cevap vermiyorlar.
- Merak etmeyin 'Kurtaran' geldi biz buradayız.
- Efendim manometre 267 kadem gösteriyor doğru mu?..
- Selami Kurtaran geldi şimdi kurtarma işine başlanıyor, ben biraz sonra yine gelirim.
- Peki efendim...


"Bütün gayretler neticesiz kaldı"
Radyo ve gazeteler vasıtasıyla facia haberleri kısa zamanda tüm yurtta duyuldu. Milli Savunma Bakanlığı'nın yayınladığı 7. ve son tebliğ ise tüm ümitleri tüketti: "Çanakkale'de Nara önünde batan Dumlupınar denizaltı gemisinde kalmış olan personelin kurtarılmasından tamamen ümit kesilmiştir.''

Şehit Komodor Albay Hakkı Burak'ın kızı Zeynep Burak'ın Savaş Karakaş'a verdiği zarfta ne vardı?


İnatla akan sular kazandı!
Kazadan yaklaşık on saat sonra olay yerine gelen Kurtaran gemisi personeli aşağıdaki arkadaşlarını kurtarmak için büyük gayret gösterdi. Ancak daha çalışmanın ilk adımında denizaltının battı şamandırası koparıldı ve Dumlupınar'la irtibat kesildi. Çan kılavuz teli olmayan denizatlıya ulaşmak daha da imkansız bir hal aldı . O anı yaşayan Dalgıç Astsubay Yılmaz Süsen gerçekleri ilk kez "Son söz: Vatan Sağolsun"da anlattı.

Denizcileri kurtarma şansı vardı!
Eğer Dumlupınar'ın şamandırası kopmasaydı dalgıçlar telefon kablosuna tutunarak aşağıya inecek ve Kurtaran gemisindeki çan telini denizaltının kurtarma kapağına takabilecekti. Ancak şamandıranın teli kurtarma çalışmalarının ilk adımında koparıldı ve bu sır 50 yıl sonra ilk kez "Son Söz: Vatan Sağolsun"da aydınlatıldı.

Savaş Karakaş'ın "Karakız'a Ağıt"ını
okumak için Tıklayınız.
'Son Söz: Vatan Sağolsun' belgeselinin
müzikleri için Tıklayınız.
          'Son söz: Vatan Sağolsun'
Yapım yılı: 2003 / Süresi: 52 dakika
Yönetmen: Mehmet Akif Aydın
Müzikler: Paul Dwyer
Sponsor:      Yayıncı: